Can Kıraç

İYİ DÜŞÜNÜNÜZ !

Umarım ki, bir ay sonra, ulusça seçim sandıkları ile buluşacağız! Bu defa, oylarımızı kullanmadan önce, yapacağımız işin önemini iyice anlamak zorundayız. Çünkü, büyük emek ve fedakârlıklarla bugünlere getirdiğimiz demokratik yaşamın geleceği, bu defa yeniden şekillenecek ve ekonomik darboğazdan çıkışımızın yönü belli olacaktır. Bu düşünce ve kaygı ile, umutlarımın nerelerde yoğunlaştığını ve öncelik verdiğim hedefleri aşağıda sizinle paylaşıyorum:

- Türkiye'yi çağdaşlığa dönüştürecek siyasal kadroları işbaşına getirmeyi bu seçimle başarmalıyız.

- Türkiye'yi daha iyi yönetmek için, siyasal ve bürokratik yapımızda gerekli olan değişiklikleri gerçekleştirmek için sivil toplum örgütlerini hareketlendirmeliyiz. Bu defa, sırtımızı Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dayamamalıyız.

- Gelişme tempomuzu Avrupa Birliği standartlarına yükseltici önlemleri uygulamaya koymalıyız.

- "Hızlı büyüme ve iyi yaşam" hedeflerinin gerçekleşmesi için, işbaşına gelecek iktidardan, öncelikleri ve gerçekleşme takvimini belirlemesini istemeliyiz.

- Avrupa Birliği'ne katılma talebimizden vazgeçip, Avrupa Birliği'nde bizi kendi arasına alma isteğini yaratma politikalarına yönelmeliyiz.

- Yeniden " Çağdaş Eğitim Seferberliği" başlatmalıyız.

Uzun yıllar süregelmiş olan kötü yönetim uygulamalarından sonra, önümüzdeki seçimle her şeyin güllük gülistanlık olmayacağını bili-yor ve sizi uyarmak istiyorum! Ulusça yeni fedakârlıklara katlanmaya hazır olmalıyız!

Çünkü, önümüzdeki dönemde;

- Siyasi istikrar, "baskın seçim" yüzünden kısa sürede sağlanama-yacaktır.

- Yurtdışından borç bulabilme olanaklarımız yeterince açılmayacaktır.

- Yabancı sermaye gelişi umulduğu gibi çoğalmıyacaktır.

- Bankaların yeni krediler verme sıkışıklığı ve zorlukları devam edecektir. Bu yüzden üretimi arttırıcı girişimler sınırlı kalacaktır.

- Uygulanan ekonomik program sebebiyle, Kamu Sektörü'nün taleplerini kısma kararlılığı devam edecektir.

- Mâli bünyesi zayıf kalmış özel sektörümüz yeni bir talep gücü yaratamıyacaktır.

- Özel sektör şirketlerinin, ucuzluk yaratarak tüketimi özendirme gayretleri, yeni üretim maliyetleri öncekinden daha yüksek olacağı için, gerçekleşmiyecektir.

- Enflasyonla mücadele etme kararlılığı karşısında ve çekilen sıkıntıların boşa gitmemesi için, bir süre daha, ekonomik büyümeden kaçınılacaktır.

- Üretici ve çalışan kesimlerin sıkıntıları ve işsizlik sorunu devam edecektir.

Bu varsayımlar ve öngörüler doğru ise, tünelin çıkışını bulmak için, sabırlı olmaktan ve özverili yaşamayı sürdürmekten başka çaremiz bulunmamaktadır.

Bazı ekonomistler ve işdünyası sözcüleri ise;

- Reel sektörün bunalıma girdiği bugünkü durum karşısında, büyümenin enflasyonu indirmekten çok daha önemli olduğunu iddia etmekte,

- İç ve dış borç sarmalından kurtulmak için, bir yandan borçlanma trendinin sınırlandırılmasını, diğer yandan üretimin çoğaltılmasını istemektedirler.

Politikacılar da;

- Uygulanan ekonomik program, bir siyasal irade ürünü olmasına rağmen, kendilerini köşeye sıkışmış hissetmektedirler. Bu yüzden, parti sözcüleri, topluma, bütün kötülüklerin kaynağı ve yaratıcısı olarak IMF'i göstermektedirler. Böylece, IMF ile halkımız ve kurumlarımız arasındaki karşılıklı güven ortamı hızla törpülenmektedir. Bu durum, önümüzdeki dönemde, hem ekonomik programın uygulanmasında gedikler açılmasına sebep olacak hem de uluslararası finansal ilişkilerimizde yeni sorunlar çıkaracaktır.

*

Okuduğunuz yukarıdaki görüş ve tahminlerimin sizi rahatsız ettiğinden eminim! Karamsarlığın ağır bastığı bu tabloyu, biraz da kasten düşünceleriniz arasına aktarmak istedim! İstedim ki, siz de bu konuları önce kendinizle, sonra görüşlerine değer verdiğiniz arkadaşlarınızla tartışarak gerçek durumu algılamaya çalışınız. Böylesine karmaşık bir ortamda çıkış yolunu nasıl bulacağımızı ciddi olarak düşününüz. Ve böylece, önümüzdeki seçimde hangi partiye ve kadrolara oy vereceğinizi isabetle belirleyiniz.

Vereceğiniz kararın ulusumuz için hayırlı olmasını diliyorum.

*

Tasarım ve Uygulama entegresoft